Bismillahirrahmanirrahim
   
 
  Haberler

Masonlarla ilgili inanılmaz bilgiler
http://siyaset.haber.pro/haber-Masonlarla-ilgili-inanilmaz-bilgiler-11853.html tarih 23.07.2011, 07:44 (UTC)
 Masonluğun bilinmeyen yüzü
Ergenekon sanığının evinde geçen belgelerde Masonlarla ilgili inanılmaz bilgilere yer veriliyor...

Haber, Ergenekon terör örgütü davasının tutuklu sanıklarından İsmail Yıldız’ın evinde ele geçirilen belgeler arasında, “Masonların Türkiye Örgütlenmesi Nasıldır” başlığı altında inanılmaz bilgilere yer veriliyor.

LEGAL VE İLLEGAL ÖRGÜTLENME

“Legal” ve “illegal” örgütlenmeler başlığı altında Masonların örgütlenme şemasını el yazısı ile kaleme alan Yıldız, Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Derneği, Rotary Kulüpleri ve Lionsların, Türkiye Masonluğunun legal yapılanması olduğunu kaydediyor. Notlara göre illegal yapılanmada ise, sivil, bürokrasi, istihbari, tarikat ve cemaatler, etnik gruplar, medya, akademik hayat ve kadınlar başlıca hedefler olarak göze çarpıyor. Vakit'in haberine göre Legal yapılanma ile Masonluğun meşrulaştırılmasının sağlanmasının haricinde, illegal örgütlenmede yer alan ‘perde arkasındaki masonlar’, yani siyonistlerin gizli yahudilerden seçildiği, Türkiye’deki gizli yahudilerin ise sabetayistler olduğu belirtiliyor.

“DİNİ İNANÇLAR ZAYIFLATILMALI”

“Seçkinlerin Eğitimi Notlarından” başlıklı notlarda ise Anadolu halkını birbirine düşürmek, kamuoyu oluşturmak, milli ve manevi değerlerden uzaklaştırmak gibi birçok hedeften söz ediliyor. Toplumun her alanında, hemen her kurumda mutlaka mason bulunduğu ifade edilen notlarda, “Kitleleri oyalayacak hiçbir alanı boş bırakmayınız” notunun devamında, bu boşluğun nasıl doldurulacağı da ayrıntısıyla sıralanıyor... Listenin en başında kitle iletişim araçları, yani medyanın kullanılacağı bilgisi yer alıyor.

“Masonlar, toplumu biçimlendiren her türlü eylemin merkezindedirler” denilen notlarda, bunların nasıl yapılacağı, akıllara durgunluk veren şu maddelerle ifade ediliyor:

- Toplum okur-yazar hale getirilmeli, ancak düşünce üretmeleri engellenmeli

- Toplumun ahlaki değerleri yok edilmelidir.

- Dini inançlar zayıflatılmalı ve yok edilmelidir.

- Kişinin eğitimi, masonluğun örgütsel kültürünü adapte etmek içerikli olmalıdır.

- Toplumsal ve ailevi dayanışma kırılmalıdır.

- Aile, dinsel ve kültürel genleri taşıyan kurum olmaktan çıkarılmalıdır.

- Vatan ve devlet bağlılığı zayıflatılmalıdır.

- Adalet bilinci sürekli yok edilmelidir.

“SİNSİ OLUNUZ, İNCE İŞ YAPINIZ”

Masonluğun emellerine ulaşması için özellikle gençlik üzerinde yoğunlaştığı vurgulanan notlarda, bunun için de birinci araç olarak medyanın kullanılacağı ifade ediliyor. Popüler kültür, şov, magazin programları ve benzeri, toplumu gerçeklerden uzaklaştıracak, uyuşturacak araçların itina ile kullanıldığı bildirilen notlarda, “Şu saydığımız yerlerde mutlaka bir mason vardır. Siz yokmuş gibi davranarak hareket ediniz” denilerek şu noktalar maddeleniyor:

- Bürokrasinin tüm pozisyonları

- STK’ların hepsi

- Etnik özgürlük gruplarının tümü

- Çoğunluk düşmanımızdır, çoğu parçalamak için önderleri olmalıyız

- Her türlü kültür-sanat etkinliğinde olmalıyız

- Devletler yasalarla yönetilir. Yasa, yönetmelik, genelge gibi tüm hukuksal metinlerin arkasında olmalıyız.

- Sinsi olunuz. Şov değil, ince iş yapınız.

ERGENEKON-MASON BENZERLİĞİ!

Ergenekon operasyonunun kilit ismi Tuncay Güney, Ergenekon’un masonik bir yapılanma içinde olduğunu belirtmişti. Ayrıca, Ergenekon içinde masonların etkin olduğu da iddia edilmişti. Ergenekon davasında tutuklu bulunan Ümit Sayın da bir dönem mason olduğunu, daha sonra çıkarıldığını açıklamıştı.

Bu şok notları tutan İsmail Yıldız’ın görevi, Ergenekon iddianamesinde, "Emekli polisleri Ergenekon terör örgütünün MİT yapılanması adı altında örgütlemek" olarak geçiyor.
 

ÇYDD'nin masonlarla bağlantısı
http://www.bugun.com.tr/haber-detay/135388-cydd-nin-masonlarla-baglantisi-haberi.aspx tarih 23.07.2011, 07:42 (UTC)
 Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ve Çağdaş Eğitim Vakfı'nın mason localarıyla bağlantıları ortaya çıktı.

Ergenekon kapsamında haklarında iddianame hazırlanan Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) ve Çağdaş Eğitim Vakfı'nın (ÇEV) mason localarıyla bağlantıları ortaya çıktı.

Zaman'da yer alan haberdeki soruşturma dosyasına giren bir rapora göre, iki dernek 'deşifre' olmamak için burslarını kestikleri bazı PKK'lı öğrencileri masonların üyesi olduğu Türkiye Yüksek Şûrası'na yönlendirildi. Resmî adı Türkiye Fikir ve Kültür Derneği olan şûranın, PKK eylemlerinde gözaltına alınan S.A., A.D.T. ve Ç.T.'ye burs verdiği tespit edildi. İddianameye giren ÇYDD toplantı notlarında, "İsmi deşifre olanların kayıtları silinsin, ancak burs verilmeye devam edilsin." deniyordu. Masonlarla ilgili rapor, derneklerin bu konuda farklı bir yöntem daha izlediğini ortaya koydu.
Ergenekon soruşturması kapsamında hazırlanan ÇYDD iddianamesinde yer alan suçlamalardan biri de, derneğin, PKK'lı oldukları belirlenen öğrencilere burs verdiği idi. İddianameye göre Ergenekon'a 'eleman temini' ile görevli olan ÇYDD ve ÇEV, eylemlerde kullanmak üzere ilişkiye geçtiği PKK'lı öğrencilere burs veriyordu. Aramalarda ele geçirilen ve iddianamede yer alan notlarda, 'PKK'lılara verilen bursların kesilmemesi' gerektiği aktarılıyordu.

İki dernekle ilgili ilginç bir bağlantı daha ortaya çıktı. ÇYDD ve ÇEV'in 'deşifre olmamak' için burslarını kestikleri PKK'lı öğrencileri mason derneklere yönlendirdiği ortaya çıktı. Söz konusu iddia, soruşturma kapsamında hazırlanan rapora da yansıdı. Edinilen bilgilere göre, İstanbul Üniversitesi (İÜ) Tıp Fakültesi öğrencisi S.A., 27 Kasım 2007 tarihinde Eminönü'nde PKK/Kongra-Gel terör örgütü tarafından bir aracın kundaklanması olayıyla ilgili gözaltına alındı. Üst aramasında, yasa dışı sözde Kürdistan dokümanları da çıktı ve tutuklandı. Rapora göre, ÇYDD'nin bursiyerleri arasındaydı. Dernekten 9 Kasım 2006 ile 11 Haziran 2008 tarihleri arasında toplam bin 800 lira burs aldığı tespit edildi.

28 Ağustos 2008 tarihinde Türkan Saylan ile x bayanın yaptığı telefon görüşmesinde, ismi belirtilmeyen bayan, Emniyet'in rektörlüğe S.A. ile ilgili bilgi verdiğini aktarıyor ve öğrenciye burs vermeye devam edip etmeyeceklerini soruyordu. Saylan ise, "Hayır hayır" dedikten sonra öğrenciyi burs işleriyle ilgili Filiz adındaki kişiye yönlendirmesi talimatını veriyordu. Ardından ilginç bir gelişme oldu. Avşar, bursun verilmediği yaz aylarının ardından yeni öğretim sezonuyla birlikte Türkiye Fikir ve Kültür Derneği'nden burs almaya başladı. Kendisine, 6 Kasım 2008 ile 30 Nisan 2009 tarihleri arasında toplam 700 lira burs verildi.

Bir diğer öğrenci de İÜ Hukuk Fakültesi öğrencisi A.D.T. O da 26 Aralık 2003 ile 16 Ağustos 2006 tarihleri arasında ÇYDD'den toplam 2 bin 615 lira burs aldı. Bu bursu alırken, 2004 yılı içerisinde, PKK/Kongra-Gel terör örgütünün o dönemdeki üniversite yapılanması olan BAGEH içerisinde üst kurulda faaliyet gösterdiği tespit edildi. Aynı yılın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü mitinginde yüzünü peçe ile kapatarak terör örgütünün kadın yapılanması bayrağını açtığı gerekçesiyle hakkında işlem yapıldı. Daha sonraki süreçte bursu kesildi ve o da Türkiye Fikir ve Kültür Derneği'nden burs almaya başladı. Kendisine, 1 Kasım 2007 ila 1 Ağustos 2008 tarihleri arasında 900 lira burs verildi.

ÇEV'den burs aldığı anlaşılan Ç.T. de bir PKK eylemine katılmaktan gözaltına alındı. Sonraki süreçte, 1 Kasım 2006 ile 31 Temmuz 2007 tarihleri arasında dernekten toplam 850 lira burs aldı. 3 öğrencinin bursunun kesilmesinin sebebi ise PKK ile bağlantıları değil, yıl sonunda not dökümlerini getirmemeleri.

Öğrencilerin sabıka durumlarını takip etmiyoruz

Türkiye Fikir ve Kültür Derneği, burs için ilan vermiyor. Tamamen kapalı bir sistem. Yüksek Şûra, zaten kapalı ve gizemli bir yapı olan mason locasının üzerinde ve daha da içe dönük bir oluşum. Birçok insanın yerini dahi bilmediği Şûra'ya, dışarıdan herhangi bir insanın normal bir derneğe girer gibi girebilmesi de mümkün değil. 33 dereceli bir mason olan Yüksek Şûra'nın başkanı Avukat Mehmet Güven Akçar, üç öğrencinin kendilerinden burs aldığını doğruladı. Ancak herhangi bir kasıtlarının olmadığını savundu. Akçar, "Ben bunları bilmiyordum, sizden öğrendim. Bizim için hoş bir hadise değil tabii. Öğrencilerin sabıka durumlarını takip etmiyoruz. Bu, büyük bir eksiklik. ÇYDD ve ÇEV'le hiçbir ilgimiz yok. Bizim, öğrencilerin bu tür bağlantılarını tespit edebilmemiz mümkün değil. Bilinçli olarak yapılmış bir işlem kesinlikle değil. Öğrenciler burs verdiğimizi kulaktan kulağa duyup geliyorlar." diye konuştu.
 

Nautilus Karadeniz’de Ne Arıyor?
internet haber tarih 18.07.2011, 13:06 (UTC)
 Nautilus Karadeniz’de sırlarımızı çalabilir’


Titanik’i bularak üne kavuşan Amerikan Deniz Araştırmaları Vakfı’na ait Nautilus gemisinin Karadeniz seferi tartışma yarattı. Sualtı uzmanları geminin bilmediğimiz verilere ulaşıp bunları kaçıracağı iddiasında

Su altı araştırmaları konusunda dünyada en son teknolojinin kullanıldığı Nautilus, Bodrum Yalıkavak merkezli olarak yürüttüğü Türkiye çalışmaları kapsamında bu yıl Karadeniz kıyılarını da araştırma takvimine aldı. Halen Tuzla Tersanesi’nde bakıma alınan geminin bu ay içinde Karadeniz kıyılarına açılması bekleniyor. 65 metre uzunluğunda ve 10.5 metre genişliğindeki gemi üzerinde bulunan iki araştırma denizaltısı, 6 bin metreden görüntüleme ve bulgu toplama yeteneğine sahip bulunuyor. 16 teknik personel ve çeşitli bilim dallarından 25 bilim insanının görev yaptığı belirtilen gemide ayrıca bir belgesel kanalı için de çekim yapılıyor.

‘Petrolümüzün yerini öğrenir’

Türkiye Sualtı Araştırmalar Vakfı Başkanı Oğuz Aydemir, bu yeteneklere sahip bir geminin Türkiye kıyılarında yapacağı araştırmada, Türkiye’nin dahi bilmediği verilere ulaşılacağını, bunların doğrudan ABD’ye gönderilebileceğini savundu. Geminin valiliklerden alınan “film çekme” izniyle faaliyet gösterdiğini, bu faaliyetlerin denetlenemeyeceğini ileri süren Aydemir, “Bu gemi, üzerindeki donanımla su altındaki madenlerin tespitini yapabilir, jeolojik ve morfolojik yapıyı ortaya koyabilir, petrol, gaz var mı bunu belirleyebilir ve uydu vasıtasıyla anında ABD’ye gönderebilir.” Türk Deniz Araştırmaları Vakfı Başkanı Prof. Dr. Bayram Öztürk ise araştırmaların yabancı gemilerle yapıldığını, bunun nedeninin Türkiye’de böyle bir geminin olmamasına bağladı.

‘Aforoz anlayışı tarihte kaldı’

Nautilus gemisinin Türkiye faaliyetlerini organize eden Bodrum ve Karya Bölgesi Kültür Sanat ve Tanıtma Vakfı Başkanı Tufan Turanlı ise iddiaların bilgisizlikten kaynaklandığını belirterek, şüphe duyan herkesi gemiye davet etti. Nautilus’un Türkiye’nin yanı sıra Yunanistan, İsrail, Güney Kıbrıs, İtalya ve İspanya’da da araştırmalar yaptığını belirten Turanlı, “Türk araştırma gemisi de izin istemesi halinde ABD’de böyle bir araştırmayı yapar. İleri teknolojiden korkup bunu afaroz etmeye çalışma anlayışı tarihte kaldı” dedi.
 

İsrail, Eylül'de İran'ı Vuracak!
AA tarih 18.07.2011, 12:52 (UTC)
 Amerikan Merkezi Haberalma Teşkilatı CIA'nın eski ajanı Robert Baer, 'İsrail'in muhtemelen eylül ayında İran'ı vuracağını' öne sürdü.

Bear'ın Los Angeles'te bir radyoya yaptığı açıklamasında dile getirdiği iddialar, İsrail basınına da yansıdı.

21 yıl süreyle Lübnan ve Suriye dahil Ortadoğu bölgesinde çalıştığı bildirilen Baer, söz konusu iddiasıyla ilgili herhangi bir kaynak belirtmedi. Ancak, İsrail'in İran'ı vuracağını söylerken, Mossad'ın eski Başkanı Meir Dagan başta olmak üzere, diğer eski güvenlik kurumları yetkililerinin, Netanyahu'nun bu konuda kararlı olduğu yolunda, İsrail kamuoyuna yaptığı uyarılara atıfta bulundu.

Dagan, Mossad'ın başkanlığından ayrıldıktan sonra yaptığı açıklamalarda, İsrail'in İran'a saldırısına karşı çıkmış; İran'ın nükleer tesislerine yapılacak bir saldırının bölgesel bir savaşa yol açabileceğini, bu savaşın içine Hizbullah ve Suriye'nin de girebileceğini belirtmişti.

"Bütün bunlar bize neredeyse kesine yakın bir şekilde, Netanyahu'nun (İran'a) saldırmayı planladığını anlatıyor" diyen eski CIA ajanı, kendi tahminine göre, böyle bir saldırının "Filistin devletinin eylül ayında oylanması öncesi" olacağı öngörüsünde bulundu ve Netanyahu'nun ABD'yi çatışmanın içine çekmeyi umut ettiğini de dile getirdi..

Robert Baer, İsrail Hava Kuvvetleri'nin, Natanz ile birlikte diğer birkaç nükleer tesisini de vuracağını iddia etti.

İranlıların da buna karşı Basra veya Bağdat, nerede olabilirse karşı saldırıya geçeceğini ve böylece ABD'nin de İran hedeflerini vurmaya zorlayarak çatışmanın içine çekileceğini iddia etti.

Baer, "Özel birliklerimiz, halen Irak'ta ve (İran'daki) sınır boyunca vuracağımız İran hedeflerini inceliyorlar. Burada bizi bekleyen, topyekun bir savaş yerine, bir tırmanma. Bu bir kabus senaryosu. Ortadoğu'da böyle bir savaşı yürütebilecek sayıda askerimiz yok" diye konuştu.
 

PKK'nın Silvan'da saldırdığı timde yer alan uzman çavuş 'o anları' işte böyle anlattı:
internet haber tarih 17.07.2011, 20:02 (UTC)
 Uzman çavuş saldırı anını anlattı: "Sabaha dek arama yapınca yorulduk. Mola verdiğimiz an üstümüze bomba yağdı. Çalılar hızla tutuştu, silahlarla ateş açıldı. Alev alan askerler yanmaktan kurtulmak için çırpındı. Yanarak can verenler oldu. İlk helikopter 1 saat sonra geldi.

1.5 SAAT HELİKOPTER YOKTU

13 askerin şehit düştüğü çatışmada bulunan bir uzman çavuş olayın detaylarını Radikal’e anlattı. İsminin yazılmasını istemeyen uzman çavuşun anlattıkları insanın tüylerini ürpertiyor.

Uzman çavuşun söylediklerine göre tam teçhizatlı 200 kişilik bir tim, 13 Temmuz 2011 akşamı, daha önce kaçırılan iki asker ve bir sağlık memurunu aramak için bölgede geniş çaplı bir arama-kurtarma operasyonuna başladı. Silvan ilçesinin dağ yamaçları gece boyunca karış karış arandı. Güneşin doğmasıyla birlikte operasyon hız kesmeden devam etti. Güneş çıktıkça hava ısınıyor, ama askerler yılmadan arama faaliyetlerini sürdürüyordu.

GÜNEŞ TEPEDEYKEN

Saat 12.00 olduğunda Dolapdere ve Kulp İlçesi’nin Küplü köyleri arasında bulunan mevkiye gelinmişti. Bir süre burada da operasyon devam etti. Ancak artık askerlerin takati kalmamıştı. Karınları iyice acıkmıştı. Hava sıcaktı, askerlerin omzundaki yük ise ağır… Bu bunaltıcı havada bir nefes almak bile onlara yetecekti. Yeter ki bir gölgelik yer bulunsun! Az ileride kısa ağaçların olduğu bir bölge vardı. Orası gölgelikti. Yaklaşık 100 metre ileride daha sık bir orman vardı. Ama orası çok güvenli bulunmadı. İlk bulunan yerde nefes almaya karar verdiler.

YORGUN VE TEDBİRSİZ

Saatler 14:00’ı gösteriyordu, mola verildi. Üç-dört kişilik gruplar, birkaç metrelik mesafede buldukları bir ağacın altına oturdu. Karavanlar açıldı, bazıları sıcaktan kavrulan ayaklarının derdine düştü. Kimi sigarasını yaktı, kimi azcık da olsa kestirmenin yolunu aradı! Daha yarım saat geçmemişti ki az ilerideki ormandan bombalar yağmaya başladı. Yakın mesafeden teröristlerin attığı el bombalarına askerler hazırlıksız yakalanmışlardı; sağa sola savruldular. Parça tesiri yüksek bombalardan çıkan alevler, sıcaktan baruta dönen otları alevlendirmekle kalmadı; üç-dört Mehmetçik oracıkta şehit oldu. Ardından ormandan sızan PKK’lılar uzun namlulu silahlarla ateş etmeye başladı. Üzerleri alev alan askerler yanmaktan kurtulmak için çaba gösteriyor, askeri üniformalarını çıkartmaya, yerlere sürünerek vücutlarındaki ateşi söndürmeye çalışıyorlardı. Yanarak can verenler oldu. Ayağa kalkabilenler, hemen sipere yattı.

KARŞILIKLI ATEŞ BAŞLADI

Askerler daha kalabalık olduğu için teröristler, fazla dayanamadı ve kaçmaya başladı. Saldırı şokunu atlatan kalan askerlerin büyük bir kısmı, onları takip ediyordu. Derken Bayrambaşı Köyü’ne kadar bu kovalamaca devam etti. Teröristler köye sığınmıştı. Uzman çavuşun iddiasına göre bazı köylüler askerlerin karşısına çıkıp takibi engellemek istedi. Askerlerle köylüler arasındaki tartışma teröristlere zaman kazandırdı ve bu sırada teröristler de kaçtı.

ÇOK GEÇ GELDİLER

Uzman çavuş, olay esnasında ne helikopter ne de uçaklar vardı. Uçakların çatışmadan önce bölgeye bomba attığı da yalan! İlk helikopter olaydan yaklaşık 1 saat sonra geldi, onlar da yaralıları almak için…



Kaynak : http://www.internethaber.com/uzman-cavus-saldiri-anini-anlatti-359842h.htm#ixzz1SOXDNURD
 

Masonların gerçek yüzü ortaya çıktı
samanyolu haber tarih 17.07.2011, 19:38 (UTC)
 Masonların gerçek yüzü ortaya çıktı

Ergenekon terör örgütü davasının tutuklu sanıklarından İsmail Yıldız’ın evinde ele geçirilen belgeler arasında bir belge var ki...

15.Ağustos.2008,09:10:43


Ergenekonterörörgütü davasının tutuklu sanıklarından İsmail Yıldız’ın evinde ele geçirilen belgeler arasında, “MasonlarınTürkiyeÖrgütlenmesi Nasıldır” başlığı altında inanılmaz bilgilere yer veriliyor.

LEGAL VE İLLEGAL ÖRGÜTLENME

“Legal” ve “illegal” örgütlenmeler başlığı altında Masonların örgütlenme şemasını el yazısı ile kaleme alan Yıldız, Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Derneği, Rotary Kulüpleri ve Lionsların, Türkiye Masonluğunun legal yapılanması olduğunu kaydediyor. Notlara göre illegal yapılanmada ise, sivil, bürokrasi, istihbari, tarikat ve cemaatler, etnik gruplar, medya, akademik hayat ve kadınlar başlıca hedefler olarak göze çarpıyor. Legal yapılanma ile Masonluğun meşrulaştırılmasının sağlanmasının haricinde, illegal örgütlenmede yer alan ‘perde arkasındaki masonlar’, yani siyonistlerin gizli yahudilerden seçildiği, Türkiye’deki gizli yahudilerin ise sabetayistler olduğu belirtiliyor.

“DİNİ İNANÇLAR ZAYIFLATILMALI”

“Seçkinlerin Eğitimi Notlarından” başlıklı notlarda ise Anadolu halkını birbirine düşürmek, kamuoyu oluşturmak, milli ve manevi değerlerden uzaklaştırmak gibi birçok hedeften söz ediliyor. Toplumun her alanında, hemen her kurumda mutlaka mason bulunduğu ifade edilen notlarda, “Kitleleri oyalayacak hiçbir alanı boş bırakmayınız” notunun devamında, bu boşluğun nasıl doldurulacağı da ayrıntısıyla sıralanıyor... Listenin en başında kitle iletişim araçları, yani medyanın kullanılacağı bilgisi yer alıyor.

“Masonlar, toplumu biçimlendiren her türlü eylemin merkezindedirler” denilen notlarda, bunların nasıl yapılacağı, akıllara durgunluk veren şu maddelerle ifade ediliyor:

- Toplum okur-yazar hale getirilmeli, ancak düşünce üretmeleri engellenmeli

- Toplumun ahlaki değerleri yok edilmelidir.

- Dini inançlar zayıflatılmalı ve yok edilmelidir.

- Kişinin eğitimi, masonluğun örgütsel kültürünü adapte etmek içerikli olmalıdır.

- Toplumsal ve ailevi dayanışma kırılmalıdır.

- Aile, dinsel ve kültürel genleri taşıyan kurum olmaktan çıkarılmalıdır.

- Vatan ve devlet bağlılığı zayıflatılmalıdır.

- Adalet bilinci sürekli yok edilmelidir.

“SİNSİ OLUNUZ, İNCE İŞ YAPINIZ”

Masonluğun emellerine ulaşması için özellikle gençlik üzerinde yoğunlaştığı vurgulanan notlarda, bunun için de birinci araç olarak medyanın kullanılacağı ifade ediliyor. Popüler kültür, şov, magazin programları ve benzeri, toplumu gerçeklerden uzaklaştıracak, uyuşturacak araçların itina ile kullanıldığı bildirilen notlarda, “Şu saydığımız yerlerde mutlaka bir mason vardır. Siz yokmuş gibi davranarak hareket ediniz” denilerek şu noktalar maddeleniyor:

- Bürokrasinin tüm pozisyonları

- STK’ların hepsi

- Etnik özgürlük gruplarının tümü

- Çoğunluk düşmanımızdır, çoğu parçalamak için önderleri olmalıyız

- Her türlü kültür-sanat etkinliğinde olmalıyız

- Devletler yasalarla yönetilir. Yasa, yönetmelik, genelge gibi tüm hukuksal metinlerin arkasında olmalıyız.

- Sinsi olunuz. Şov değil, ince iş yapınız.

ERGENEKON-MASON BENZERLİĞİ!

Ergenekon operasyonunun kilit ismi Tuncay Güney, Ergenekon’un masonik bir yapılanma içinde olduğunu belirtmişti. Ayrıca,Ergenekoniçinde masonların etkin olduğu da iddia edilmişti. Ergenekon davasında tutuklu bulunan Ümit Sayın da bir dönem mason olduğunu, daha sonra çıkarıldığını açıklamıştı.

Bu şok notları tutan İsmail Yıldız’ın görevi, Ergenekon iddianamesinde, "Emekli polisleri Ergenekon terör örgütünün MİT yapılanması adı altında örgütlemek" olarak geçiyor.VAKİT
 

<- Geri  1  2  3  4  5  6  7  8 

Devam->

Duyurularımız
 

DUYURU PANOMUZ


YORUMLARINIZI BEKLİYORUZ!




ferdicoker

saat
 



Bismillahirrahmanirrahim.com

Hava Durumu
 
Bismillahirrahmanirrahim
 
online
 
 
bugün 7 ziyaretçi (14 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol