Bismillahirrahmanirrahim
   
 
  Haberler

İslami Cihad'dan Tatbikat-FOTO
Tevhid Haber tarih 31.07.2011, 03:18 (UTC)
 İslami Cihad'dan Tatbikat-FOTO
Filistin’de faaliyet gösteren İslamî Cihad Hareketi'nin askeri kanadı Kudüs Müfrezeleri, Gazze’nin orta bölgesinde tatbikat yaptı...
30 Temmuz 2011 / 15:31
Reklam

Filistin'de faaliyet gösteren İslamî Cihad Hareketi'nin askeri kanadı Kudüs Müfrezeleri, Gazze'nin orta bölgesinde tatbikat yaptığını bildirildi.

Harekete ait askeri üste gerçekleşen tatbikata hareketin Gazze'nin orta bölgesindeki liderlerinin yanında, hareket mensupları, şehit aileleri ve kalabalık bir vatandaş grubu da katıldı. Tatbikata katılan yaklaşık 400 mücahit, birçok askeri gösteri gerçekleştirdi.

Kudüs Müfrezeleri'nin cephe komutanlarından Ebu Ubeyde yaptığı açıklamada, yapılan askeri gösteriyle başta Kudüs Müfrezeleri olmak üzere Filistin direnişinin Gazze'nin her yerinde diri bir şekilde bulunduğunu ve olası bir Siyonist saldırıya karşı hazırlıklı olduğunu göstermek istediklerini ifade etti.

Ebu Ubeyde devamla, yapılan tatbikatla Kudüs Müfrezeleri'ne bağlı mücahitlerin kendilerine verilecek görevi ifa etmeye ve olası bir saldırıyı püskürtmeye hazır olduklarını ortaya koyduklarını söyledi.

Kudüs Müfrezeleri komutanı yaptığı açıklamanın sonunda “Zafer veya şahedetten birine ulaşıncaya kadar cihad ve direniş yolunu sürdürme noktasında Allah'a verdiğimiz söze vefalı olmaya devam edeceğiz” dedi.
 

İran-Mısır Yakınlaşması Rahatsız Etti
Tevhid Haber tarih 31.07.2011, 03:15 (UTC)
 'İran-Mısır Yakınlaşması Rahatsız Etti'
Ayetullah uzma Naser Mekarim Şirazi, İran ve Mısır’ın İslam medeniyeti ve tarihinin inşasındaki ortak özelliklerine işaret ederek, emperyalistin İran ve Mısır’ın yakınlaşmasından rahatsız olduğunu söyledi.
30 Temmuz 2011 / 00:50
Reklam

Kum şehrinde Mısır'ın bazı kültür ve siyasi alanlarında faaliyet gösteren yazarlar ve gazetecileri ile görüşen Ayetullah Makarim Şirazi, Mısır halkın bu ülkede İslami bir hükümetin oluşmasından korkmaması gerektiğini söyledi.

Ayetullah Mekarim Şirazi, Mısır halkının İslami görüşü, medeniyeti, uyanışı ve çabasıyla geçmişteki olumsuz izlerin hızla silineceğini, devrimleri ise dünyanın en üst zirvesinde yer alacağını dile getirdi ve İran'ın da İslam devriminden elde ettiği tüm tecrübelerini Mısır'la paylaşmaya hazır olduğunu belirtti.

Ayetullah uzma Naser Mekarim Şirazi, İran ve Mısırn'ın İslam medeniyeti ve tarihinin inşasındaki ortak özelliklerine işaretle, emperyalistin İran ve Mısır'ın yakınlaşmasından rahatsız olduğunu söyledi.

Mısır halkının devrimi sayesinde İran ile yakınlaşmasındaki engellerin kaldırıldığını sözlerine ekledi.
 

Mısır'da Cuma Hutbesi
Tevhid Haber tarih 31.07.2011, 03:14 (UTC)
 Mısır'da Cuma Hutbesi
"Mısırlılar Beytu'l-Makdis'i işgalden kurtarmak için geliyor ve Allah yolunda şehid olmaya hazırlar"...
30 Temmuz 2011 / 00:32
Reklam

Mısır'ın başkenti Kahire'de bugün Tahrir Meydanı'nda kılınan Cuma namazının imam ve hatibi Şeyh Mazhar Şahin, devrimcilerin meydanlarda olmasının Kudüs'ü özgürlükten kurtarmanın ilk adımı olduğunu söyledi.

Şeyh Mazhar Şahin, Cuma hutbesinde Siyonist işgal rejimine seslenerek, "Mısırlılar Beytu'l-Makdis'i işgalden kurtarmak için geliyor ve Allah yolunda şehid olmaya hazırlar" dedi.

İslam davetçilerinden Dr. Saffet Hicazi ise Tahrir Meydanı'nda toplanan kalabalığa hitap ederek, Mısır ve Filistin bayraklarını birlikte taşımalarını istedi. Hicazi, 25 Ocak Devrimi'nin Filistinli kardeşlerinin yanında olduğunu söyledi.

Devrimci Gençler Koordinasyon Komitesi'nin kurduğu platformdan Kahire'deki Amerikan Üniversitesi binasının karşısında toplanan göstericilere seslenen Hicazi, Mısırlı devrimcilerin Filistin'deki kardeşlerine gasbedilmiş haklarını geri almaları için destek olmakta bir an bile tereddüt etmeyeceklerini ifade ederek, "Milyonlarca şehidle Kudüs'e gidiyoruz" dedi. Meydanda toplanan kalabalık da Hicazi'nin bu sözünün ardından aynı şekilde slogan attı.
Haber Editö
 

İnternet Andıcı'nda İtiraflar
Tevhid Haber tarih 31.07.2011, 03:11 (UTC)
 Hükümeti devirmek için kurulan ‘Kara propaganda’ sitelerinde çalışan Yüzbaşı Uslukılıç, her şeyi itiraf etti:
30 Temmuz 2011 / 10:58
Reklam

Sitelerin ana çatısını '2. Başkan'dan olur aldım' diyen Albay Çiçek kurdu. Hıfzı Çubuklu değişiklikler yaptı.

13.Ağır Ceza Mankemesi'nin kabul ettiği 'internet andıcı' iddianamesinde çok çarpıcı detaylar yer aldı. Yüzbaşı Murat Uslukılıç savcılık ifadesinde andıçla ilgili şok itiraflarda bulundu. 17Ağustos 2010'da savcıya her şeyi anlatan Uslukılıç, sitelerin kuruluş ve yönetimini şöyle anlattı:

MÜDÜRÜMÜZ ÇİÇEK'Tİ

“2003 yılı Eylül atamaları ile Psikolojik Harekat Daire Başkanlığı'na atandım. Orada OBİ Subayı olarak görevliydimv e 2004-2008 yılına kadar müdürümü zDursun Çiçek'ti... Tamamen teknik işler yapıyorum, sitelerin içeriği ile ilgili müdahale yetkimiz yok. Teknik olarak siteleri kurup, kullanıcı bilgilerini server'a giriyoruz.Her kullanıcı, doğrudan erişim yaparak yayınlanacak haberleri kendi sitesine koyuyor. 2004'ten 2008'e kadar sitelerin içeriklerinin tamamı Dursun Çiçek'in kontrolündeydi. İçeriklerini bizzat Çiçek kendisi kontrol edip belirliyordu.Ana site 'irtica.org'tu. Bunun içeriğini Ziya Göktaş belirliyor, haberleri de sivil memur Meryem Kurşun ekliyordu. Sitenin içeriğinde hoş olmayan yazı ve mailler gördüm.”

Başbuğ'a Çiçek arz etti

2009'un Şubat ayında Yozgat'ta izindeyken acele şubeye çağırdıklarını söyleyen Uslukılıç, Taraf Gazetesi'nde sitelerle ilgili andıç haberi çıktıktan sonra yaşananları da şöyle aktardı: “Haber çıktıktan sonra siteleri komutanın emri ile kapatmamız söylendi ve ben de siteleri kapattım. Daha sonra mart ayının sonuna doğru Dursun Çiçek odamıza geldi. Çiçek, '2. Başkan'dan Olur aldım, yeni internet siteleri için bir andıç hazırlayalım” dedi.

Bunu Şube Müdürü Cemal Albay'a ilettim. O da Dursun Çiçek'le görüşüp kendisine hazırlaması için emir verdiğini söyledi. Andıç hazırlandıktan sonra önümüze geldi. Andıca internetle alakalı kanun maddelerini yazdım. Her şube müdürü andıca kendisini ilgilendiren bölümlere belli şeyler yazdı. Ana çatısını Dursun Çiçek kurdu. Adli Müşavir Hıfzı Çubuklu andıç hazırlandıktan sonra değişiklikler yaptı. Sonra ikinci başkana sunuldu ve o da 'Komutana arz' notu yazdı. Genel Kurmay Başkanı'na Dursun Çiçek arz etti.

Andıcı ben Dursun Çiçek'in talimatıyla yazdım. Daha sonra internet siteleri kurduk. 4 adet temel site vardı. Bir tanesi Koruyucu Haber diğerlerini hatırlamıyorum. Önceki sitelerin tamamı Mart 2009'da kapandı. Nisan 2009'da yürürlüğe giren 4 yeni de Haziran 2009'da kapandı.”

Server'ler 7 kez silindi

İrticayla Mücadele Eylem Planı'nın Taraf'ta 12 Haziran 2009'da yayımlanmasının ardından karargahta yapılan imha işlemleri de Yüzbaşı Murat Uslukılıç tarafından şöyle anlatıldı: “19 Haziran'da N.Albay gece 22.30 sıralarında beni aradı ve acilen Daire Başkanı'nın çağırdığını söyledi. Apar topar iş yerine gittiğimde, bizzat Mustafa Bakıcı ile görüştüm. Şube müdürleri ve sivil memurlara kadar izinli olanlar hariç herkes geldi. 20 Haziran Cumartesi olmasına rağmen mesai başladı. Yukarıda evrak yaptık, öğleden sonra MEBS Başkanlığı'ndan internet bilgisayarlarını silmek için personel geldi. Bilgisayarları bir yere toplamamızı istediler. Bilgi Sistem Odası'nda bilgisayarları topladık.”

MEBS Başkanı'nın serverlar dahil bilgisayarların silme işlemini başlattığını anlatan Uslukılıç, “Ellerinde Harekat Başkanlığı imzalı Mehmet Eröz Paşa'nın emrinin olduğunu söylediler. İnternete giriş çıkış yapan bilgisayarların tamamının, internetle alakalı bütün serverların 7 sefer geri gelmeyecek şekilde silindiğini anlattılar. Biz sadece silme işlerine nezaret ettik. Diğer konuları MEBS Başkanlığı yaptı. İnternet sitelerinin arşivlerinin neden silindiğini bilmiyorum. 8 yıllık internet çalışmalarının tamamı silindi” dedi. 2006'dan sonra sivil memurlara gazeteciler hakkında bilgi çıkarma görevi verildiğini ifade eden Uslukılıç şunları da anlattı:

“Hürriyet, Milliyet vb. gazete yazarlarının isimleri ve mail isimlerinin listesini çıkardık. Okuyucu köşeleri dahil bu bilgiler istendi. İnternet sitelerinde kesinlikle hükümet üyeleri aleyhine yıpratıcı nitelikte yayın ve haber yapmadım böyle bir yetkim de yok. Ancak Genelkurmay'a ait sitelerde benzer haberlerin çıktığını üzülerek gördüm.”

Eröz: Biz emri Başbuğ'dan aldık

Andıç iddianamesinin sanıkları arasında yer alan Korgeneral Mehmet Eröz, sitelerin kurulmasıyla ilgili olarak dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeral İlker Başbuğ'u suçladı. Eröz, 15 Haziran 2011'de savcılığa verdiği ifadede, “İnternet Andıcı” olarak yer alan çalışmanın emrini Genelkurmay Başkanı'ndan aldıklarını söyledi. Bu andıçla karar aldıkları 4 tane internet sitesini faaliyete geçirmediklerini belirten Eröz, 14 Nisan 2009'da internet andıcına onay alırken yaptıkları incelemede bu sitelerin hayali isimlere kayıtlı olduğunu fark ettiklerini anlattı. Eröz, yasaya aykırı olduğunu görüp 5651 sayılı yasa gereğince kurmayı planladıkları 4 siteye şube müdürlerinin gerçek isimleri ile kaydolmasını öngördüklerini ileri sürdü.

TAHLİYEOLUNCA DELİLLERİ YOK ETTİ

İddianamede tanık Cüneyt Alkan ifadesinde Dursun Çiçek'in ilk tutuklamada serbest kaldıktan sonra delilleri imha etmek için karargaha geldiğini belirtiyor. Alkan ifadesinde evrak kırpma ve imha işleminde bizzat görev almadığını, emir astsubayı olan Yakup Astsubay'ın kendisine “Burada yaşadıklarını, Dursun Albay'ın tahliye olduktan sonra buraya geldiğini, sabaha kadar çalışıldığını kimseye anlatma” dediğini belirtti.

Alkan'ın ifadesinin devamında ise şunlar yer alıyor “Dursun Albay'ın olay ortaya çıktıktan sonra sabaha kadar çalıştıklarını, ertesi gün saat 03.00'e kadar çalıştıklarını, her iki gece tüm şube müdürlerinin orada olduğunu, iki gün bu şekilde çalışıldığını, ilk gün 60-65 çuval evrakın araca yüklenip götürüldüğünü, evrak ayıklamasının yapılmadığını, bütün evrakların kırpıldığını, Yakup Astsubay ve Nuri Yıldırım Albay'ın 'gördüklerini hiç kimseye kesinlikle söyleme” dediğini' anlattı.

Albay: İmha emrini 2 paşa verdi

Tanık Kıdemli Albay Şükrü Kısadere, savcılık ifadesinde İrticayla Mücadele Eylem Planı ile ilgili delillerin nasıl karartıldığını tek tek anlattı. İddianamenin sanıkları arasında da yer alan Daire Başkanı Tuğgeneral Mustafa Bakıcı'ya 'belgelerin imhası için yazılı bir emir' gerektiğini söylediklerini aktardı. Bir süre sonra emrin imzalandığı ve işlemin yapılmasına başlanması konusunda haber verilmesi üzerine Bilgi Destek Dairesi'ne gittiklerini belirtti. Kısadere şöyle devam etti: “Listesi verilen 26 bilgisayar ile 5 adet sunucu bilgisayarın güvenli sil işlemlerini başlattık. Sonra personeli ile birlikte oradan ayrıldık.”

Hıfzı Çubuklu: Keşke silinmeseydi

Andıç iddianamesinde sanık olarak yer alan Genelkurmay AdliMüşaviri Tümgeneral Hıfzı Çubuklu'nun 15 Haziran 2011'de savcılığa verdiği ifadesinde çarpıcı itiraflada bulunduğu ortaya çıktı. Suç içeren belgelerin imha edilmesi ile ilgili olarak Çubuklu'nun “Keşke imha edilmemiş olsaydı da gerçekten böyle bir şey yapılmış ise bu soruşturulabilseydi” demesi dikkat çekti.

Andıç belgesinin doğru olduğunu savunan Çubuklu, “Buradaki paraf bana aittir. Parafın yanındaki tarih 16 Şubat 2009'u gösteriyor. Bu belge 1 Nisan 2009'da da İkinci Başkan parafıyla Genelkurmay Başkanı'na arz olundu” diye konuştu. İnternet andıcında yer alan 'gri' ve 'siyah' propaganda ifadeleri ile ilgili olarak da “Eğer böyle bir şeyin andıç isimli belgede var olduğunu görseydim kesinlikle imzalamazdım” dediği dikkat çekti.
 

Medyanın % 96`sı Yahudilerin elinde
islami haber tarih 30.07.2011, 13:41 (UTC)
 Medyanın yüzde 96`sı onların! Sabra ve Şatilla da..

Yeni Şafak yazarı İbrahim Karagül, dünya medyasının yüzde 96`sı altı büyük şirketin elinde olduğunu, bu altı büyük şirketin Musevi kökenli insanlara ait olduğunu ya da onlar tarafından yönetildiğini yazdı

Medyanın yüzde 96`sı onların! Sabra ve Şatilla da.

Yeni Şafak yazarı İbrahim Karagül, dünya medyasının yüzde 96`sı altı büyük şirketin elinde olduğunu, bu altı büyük şirketin Musevi kökenli insanlara ait olduğunu ya da onlar tarafından yönetildiğini yazdı

Medyanın yüzde 96`sı onların! Sabra ve Şatilla da..

Avrupa`yı sarsan , cinayetle devam ediyor. Telekulak skandalı, kapatılan News of the World gazetesinin haber kaynaklarının deşifre olmasının çok ötesine geçti. Medya dünyası, siyaset dünyası, medya-siyaset-sermaye ilişkileri ve karanlık ilişkiler ortaya saçılmaya başlandı.

Rupert Murdoch`ın sahibi olduğu gazetenin, haber kaynaklarının telefonlarını dinlettiği açığa çıkınca, zincirleme ilişkiler sorgulanır oldu. Gazete kapatıldıktan sonra istifalar başladı. Londra Emniyet Müdürü ve yardımcısı istifa etti. Dün, Rupert Murdoch ve oğlu ve şirketin eski üst düzey yetkilisi İngiliz parlamentosu`nda sorgulandı.

Ancak dün, bunlardan daha önemli bir gelişme yaşandı ve BBC`de katıldığı bir programda skandalı ilk haber veren kişi, gazetenin eski muhabirlerinden Sean Hoare evinde ölü bulundu. Polise göre intihar, şüphe yokmuş ama soruşturma devam ediyormuş!

Ölen belki de öldürülen gazeteci, İngiltere Başbakanı David Cameron`ın eski iletişim danışmanı Andy Coulson`ın da skandalın içinde olduğunu söyledi.

Parlamento`daki sorgulamadan sonraki gelişmeleri merakla bekliyoruz. Skandal, haber kaynakları boyutunun ötesine geçtiğinde, sermaye-güç bağlantılı ilişkileri deşifre ettiğinde, İngiltere sınırlarını aşıp ABD ve Murdoch`ın diğer ülkelerdeki yatırımlarına, medya gücüne yansıdığında neler ortaya çıkacak, kimlerin kellesi gidecek ya da kaç intihar daha olacak bekleyip göreceğiz.

Kim kiminle hesaplaşıyor, Birileri Murdoch`a tuzak mı kurdu, gücünü zayıflatmak mı istiyor, birileri Murdoch gibi bir gücün oluşturduğu tehlikeden kurtulmak mı istiyor ya da dünya medyası üzerinde yeni bir güç mücadelesi mi var, umuyoruz zamanla öğreneceğiz.

Konu buraya gelmişken dünya medyasına ilişkin çarpıcı gerçeklerden söz edelim biraz. Edelim de, sermaye, güç, siyaset, küresel kitle yönetimi, algı yönetimi üzerinde kimlerin saltanat sürdüğünü, işgallere ve iç savaşlara uzanan stratejilerin kimler eliyle gerçekleştiğini bir kez daha sorgulayalım.

Dünya medyasının yüzde 96`sı altı büyük şirketin elinde. Ne gariptir ki, bu altı büyük şirket Musevi kökenli insanlara ait ya da onlar tarafından yönetiliyor.

En büyük medya şirketi, yani birinci sıradaki güç Walt Disney imparatorluğu. Şirketin CEO`su Musevi. Bir dizi televizyon, 14 milyon abonelik kablo yayını, iki video yapım şirketi, film endüstrisinin öncü kuruluşları var Walt Disney`in ve hepsi Musevi kökenli kişiler tarafından yönetiliyor.

İkinci büyük şirket Time Warner: Dev medya şirketinin CEO`su yine Musevi. ABD`nin en geniş kablo yayınına sahip şirket, müzik endüstrisinden sinema endüstrisine, yayıncılıktan televizyonlara kadar çok sayıda şirketi bünyesinde barındırıyor. Yıllık 10 milyar dolar cirolu medya şirketinden Showtime, Nickelodeon ve MTV`ye kadar geniş bir alanda faaliyet gösteren şirketlerin çoğunun yöneticisi yine Musevi.

Dördüncü sırada Rupert Murdoch`ın grubu var. Fox Tv ve Fox Film dahil, yüzlerce televizyon yayınını kontrol eden şirketin bir çok üst düzey yöneticisi yine Musevi. Beşinci sırada yer alan Japon Sony şirketinin Amerika bölümü yine Museviler tarafından yönetiliyor. Mesela Sony Pictures gibi?

Daha küçük medya şirketlerine bakıyoruz. Tek tek liste yapmaya gerek yok. Hemen hepsinin ya sahibi, ya CEO`su ya da üst düzey yöneticileri aynı. Üç büyük televizyon; ABC, CBS ve NBC bağımsız değil ve aynı çevrelerin kontrolünde.

Burada bir dini ya da etnik yapıyı ya da başka bir kimliği sorguluyor değiliz. Dünya medyasının aynı çevrelerin tekelinde olmasının nasıl bir güç olduğuna, bu gücün nasıl kullanıldığına, kimler için seferber edildiğine, bu güçle ülke ve küresel güç ilişkilerinin nasıl yürütüldüğüne, insanlığın doğru ve yanlışlarının nasıl denetlendiğine dikkat çekiyoruz.

Dünya medyasının yüzde 96`sı aynı çevrelerin kontrolünde. Radyolar, televizyonlar, yayın şirketleri, sinema ve eğlence endüstrisi ve aklınıza gelebilecek her şey.. Öyleyse, Murdoch`ı masaya oturtan ilişkiyi, skandalı ve süreci, bu gözle okumakta fayda var.

Murdoch`la ilgili bir anekdot daha..

Yıl 1980: İsrail başbakanı Ariel Şaron, ABD`de bir dizi temaslar yaptı. Ardından İsrail`deki Negev Çölü`nde bir toplantı düzenledi. Katılımcılar arasında Henry Kissinger da vardı. 1982`de Lübnan işgali başladı. İşgal kararı bu toplantıda alınmıştı. 4 Haziran 1982`den 31 Ağustos`a kadar tam 19 bin Filistinli öldürüldü, 30 bin kişi yaralandı. Yapılan ateşkes 15 Eylül`de bozuldu. 16 Eylül`de Sabra ve Şatilla ile Burcu l-Beracine katliamları yaşandı. Şaron kontrolündeki Falanjistler tarihin ender gördüğü katliamlardan birine imza attı. BM katliamı sert bir şekilde kınadı! Şaron durmadı, Cenin, Ramallah ve Beytüllahim`de cinayetlere devam etti. Katliamdan bir ay sonra aynı ekip Negev toplantısının ikincisini Lübnan`da yaptı. Toplantıda Rupert Murdoch`tan İngiliz istihbaratına ve Kissinger`a kadar herkes vardı. Bölgeyi ve dünyayı böyle yönetiyorlardı işte?


doğruhaber
 

İran Ordusu K. Irak'a Girdi...
Vatan tarih 30.07.2011, 09:26 (UTC)
 ABD’nin işbirlikçisi Barzani tarafından organize edilen ve Irak topraklarında barınan, İran’ın PKK’sı olarak adlandırılan PJAK, ABD desteği ve planı ile İran’ın içinde büyük bir eyleme hazırlanmaktadır. PJAK tarafından gerçekleştirilecek bu eylemden sonra İran da tepkisiz kalmayacak, Kuzey Irak’ta büyük bir operasyona kalkışacak böylelikle tuzağa çekilmiş olacaktır. İran, Kuzey Irak’a PJAK’ı yok etmek için sınırı geçecektir. Böylelikle, ABD ve Barzani tarafından, Irak topraklarına saldırdığı gerekçesi ve sivilleri öldürdüğü iddiası ile itham edilecektir. Neticede, ABD ve Barzani İran’a saldırı için meşruiyet zemini bulacaklardır. ABD ve Barzani’nin senaryosu budur. Bu konuda çok dikkatli olunmalıdır."

İşte konuyla ilgili yayınlanan haber:

İRAN Ordusunun, İran-Irak sınırında PKK’nın kolu olan PJAK’a karşı binlerce asker ile başlattığı operasyonda, yaklaşık 4 kilometre Irak topraklarına girdiği iddia edildi.

Irak’ın kuzeyindeki bölgesel Kürt yönetiminin resmi ve yerel kaynakları, İran ordusunun 10 gün önce PKK’nın İran’da faliyet gösteren kolu PJAK’a karşı binlerce asker ile İran-Irak sınırında başlattığı askeri operasyonunun devam ettiğini bildirdi. Operasyon kapsamında İran ordusunun yaklaşık 4 kilometre Irak topraklarına girdiğini belirtildi.

İran-Irak sınırında bulunan Çoman ilçesinin Kaymakamı Abdulwahit Giwayi, İran ordusunun Irak topraklarında yaklaşık 4 kilometre ilerlediğini ve top atışlarını sürdürdüğünü söyledi. Kaymakam Giwayi, İran askerlerinin operasyon kapsamında 2 Irak vatandaşını da gözaltına aldığını ve Kandil dağı ile eteklerindeki yaylalara yönelik bombardımanının sürdüğünü söyledi.

İran ordusunun operasyonu, Çoman, Hacıümnran, Pişdere, Kutaman, Berdenaz, Serdeşt, Şilo ve Deşta Wezne bölgelerinde devam ederken, Pişdere kırsalındaki operasyonda, 2 çobanın yaralandığı ve Kaladize hastanesinde tedavi altırna alındığı belirtildi. Bölgesel Kürt yönetiminin, İran ordusunun Irak topraklarında devam eden operasyon ve bombardımanın durması için merkezi Bağdat hükümetinden girişimde bulunmalarını istediği öğrenildi.
kaynak: vatan
 

<- Geri  1  2  3  4  5  6  7  8 Devam -> 
Duyurularımız
 

DUYURU PANOMUZ


YORUMLARINIZI BEKLİYORUZ!




ferdicoker

saat
 



Bismillahirrahmanirrahim.com

Hava Durumu
 
Bismillahirrahmanirrahim
 
online
 
 
bugün 10 ziyaretçi (18 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol