TAYYİP ERDOĞAN MASON MU İDDİASI ÜZERİNE


Tayyip ERdoğan Mason mu ? sorusu.Bu konuda neredeyse her kafadan bir ses çıkmakta.Yandaşları böyle birşeyin mümkün olmadığını söylemekte, tarafsız bakan veya taraflı bakan bir kesimise onu Masonlukla suçlamakta.Dilerseniz konuya her iki açıdan bakıp bir cevap arayalım.bir cevap arayalım diyorum zira bununla ilgili elinde belge bulunmayan hiçkimsenin iddiası Zan’dan öteye geçemez.

Dilerseniz ilk başta Kuran-ı Kerimden bir Ayeti Kerime ile söze başlayıp işi Masonluğa kadar vardıran görüşün iddialarının temelini oluşturan Ayet-i Kerimeyi inceleyelim.Bu Ayet-i Kerime pekçok kesim tarafından bir nevi kendi düşüncesini haklı çıkarmak için adeta kullanılmaya başlamıştır bunu üzülerek belirtmek istiyorum.

Maide 51..

Ey inananlar! Yahudi ve hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostlarıdırlar. Sizden kim onları dost edinirse kuşkusuz o da onlardandır. Şüphesiz Allah zalimler topluluğunu doğruya iletmez.

Bu konuda çok farklı görüşler dile getirilmekte.Fakat ben o konulara girmekistemiyorum zira internet elinizin altında maide 51. Ayetyanlış mı yorumlanıyor ? şeklinde bir aramaile pekçok sonuca ulaşabilirsiniz.Orada kastedilen Yahudilerin Evliya edinilmesi mi yoksa dost edinilmesi mi ? bu konu tartışılabilir.Fakat ben anlaşıldığı ve aktarıldığı şekliyle olaya değinmek istiyorum.

Çünkü malesef  Dost edinmek fiilinin neredeyse hiç anlaşılamadığı veya bilinçli olarak anlaşılmak istenmediği bir Ülkede ve Dönemde yaşıyoruz.Zira bizler Kafirun Suresine iman eden kimseler olarak  “Senin Dinin sana,benim Dinim bana” demesi gereken insanlarız.Hal böyle olunca burada kastedilen anlamın onlarla aynı gayeyi gütmek,aynı amaca hizmet etmek,aynı idealleri paylaşmak gibi anlaşılması daha doğru olur.Yoksa herkesin bu ayeti onlarla görüşmeyi,konuşmayı,alış-veriş etmeyi Dostluk kapsamında değerlendirmesi gibi yanlış bir sonuca ulaşmak mantıklı bir hareket değildir.Eğer bu mantıkla hareket edersek Müslüman olmayan bir kimsenin ürettiği ürünü kullanmak,yeyip,içmek,yaptığı bir filmi izleyip destek vermek vb. pekçok örnek bize gösterir ki o zaman neredeysehepimiz onlarla Dost olmuşuzdur.Halbuki ;

Aişe radıyallahu anha: Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem, zırhı bir Yahudi’nin yanın­da otuz sâ’ (bir rivayete göre yirmi sâ’) arpaya karşılık rehin edilmiş bulunduğu hâlde ve­fat etti, demiştir. (Buhari, Cihad, 89; Megazi, 86; Tirmizi, Büyû’, 7; Nesai, Büyû’ 58.)

bu ve başka Sahih Hadislerde Peygamberimizin (s.a.v.) ‘de gerek Yahudilerle,gerek Hristiyanlarla Münasebetleri anlatılmaktadır.Yani demek istediğim Yahudilere veya Masonlara ait bir kuruluştan ödül almak veya ziyaret etmek veya ziyaretlerini kabul etmek bizim için yeterli bir kıstas değildir.Çünkü bahsettiğimiz kişi bir Devletin Başbakanıdır.

Heleki Türkiye gibi içinde pekçok Etnik ve Dini kimliği barındıran bir Ülkenin Başbakanı iseniz yada Cumhurbaşkanı veya Dış İşleri Bakanı her Ülke ile,her kurumla görüşebilmelisiniz.Mühim olan bu Ayeti Kerimeden yola çıkarak adeta bu Ayeti kendi fikrimizi teyit için kullanmamızın ne denli yanlış olduğudur anlatmak istediğim.Çünkü elimizde bzı kıstaslar olmalı böyle birYargıya varmak için,bununla ilgili benim genel olarak araştırmalarım sonucunda ulaştığım2 temel dayanak var Tayyip ERdoğan Masondur diyenlerin iddiası olarak.Birisi Ali Kırca ile söyleşiesnasında Başbakanlık Konutunda bulunan 7 Kollu Şamdan diğeri ise JINSA’dan aldığı “cesaret” madalyası.Sadece bunlar bizim için bir işaret olabileceği gibi gayetsıradan şeylerde olabilir.Mühim olan olaya Önyargıyla bakıp bakmadığımız ve objektif olarak değerlendirip,değerlendirmediğimizdir özetle.Yani göreceledir.İddia eden Masondur der,diğeri o Şamdan belkide orada uzun yıllardır vardı der,iddia eden O Ödül Masonlara desteğinden ötürü verildi der,diğeri orada ellerinde fırsat varken ve geri çeviremeyecekken kendilerinden göstermek için verdiler der.Yani bu şekilde bir sonuca ulaşılmaz.

Konuyla ilgili Mustafa Yılmaz’ın Dul Kadının Oğulları kitabında da bilgiler mevcuttu ,orada bu konuda “Tayyip Erdoğan bir açıklama yapmadan bizim söyleyeceğimiz herşey iddiadan öte geçmeyecek sözler olarak kalır” mealinde yazmıştı yazar.Benimde diyeceğim odur ki ; bu konuda bir açıklama gelmedikten sonra o Şamdan oraya ne zaman konuldu ? bunu bilmeden söyleyeceğimiz herşey Zan olarak kalacaktır.

Ve yine bu konuyla ilgili bizzat Masonların sitelerinde yazılan yazıları ve yapılan yorumlarıda inceledim.Yine orada bir kabulleniş görmedim.Çünkü baştada belirttim gerek Sinan Aygün’ün ev aramsında ortaya çıkan belgeler,gerekse bugün Mehmet Haberal’ın evinden çıkan belgeler onların Mason olduğunu tescilledi ama bu konuda şimdi Tayyip Erdoğan için elimizde belge olmadan bişey söylememiz mümkün değil.

Şahsi kanaatim ise her ihtimalide gözönünde bulundurarak Mason olmadığı yönündedir.Çünkü kişisel olarak ben ortaya koyulan delilleri yeterli bulmadığım gibi bunların pekçoğunun kasıtlı olarak anlamlandırıldığını düşünüyorum.Böyle bir mantığı benimsemediğim için olaya şu boyutuyla niçin bakılmadığını da merak ediyorum.

İslam dünyasının nobeli olarak bilinen “Uluslararası Kral Faysal Ödülü” Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a verildi.

Şimdi bu ve buna benzer pekçok Ödül alan bir kişi hakkında aldığı her ödüle veya katıldığı her toplantıya göre bir yaklaşım sergilemek mümkün değil.O zaman sürekli dile getirdiğimiz gibi bize Sembol ve İşaretlerin yanında başka kıstaslarda gerekli.Bunlarda zamanla ortaya çıkacak şeyler.Neler yaptı ?, neler yapmadı ?,yaptığı icraatler kimleri kızdırdı ?, kimleri sevindirdi ?,kime fayda verdi ?, kime zarar verdi ? gibi pekçok etken bizim için önemli kıstaslar olacak.Dediğim gibi bu yazı benmkişisel fikirlerimden oluşmaktadır ve kimse benim gibi düşünmek zorunda değildir.Ama elimizde yeterli delil ve belge olmadan bu konuda Havanda Su dövmenin bize bir getirisi yoktur.Bekleyelim görelim.